Bu makale, tarihsel anlatıların büyük kültürel ve politik devrimlere LGBT katkılarını seçici olarak nasıl hatırladığını veya sildiğini tartışmaktadır. Dünyanın farklı bölgelerinden ve farklı zaman dilimlerinden örnekleri tartışarak, Fransız Devrimi, Amerikan İç Savaşı, II. Dünya Savaşı ve Güney Afrika'daki apartheid ile mücadele gibi önemli olaylarda LGBT bireylerin rolünün nasıl tanındığını veya göz ardı edildiğini inceliyor. Fransız Devrimi genellikle vatansever vatandaşların eşitlik ve özgürlüğe dayalı yeni bir cumhuriyetin kurulmasına yol açan haksız bir monarşiye karşı ayaklandıkları bir an olarak tasvir edilir. Ancak, tarihçiler son zamanlarda LGBT'lerin bu çalkantılı olayda önemli bir rol oynadığını kabul etmeye başladılar. Örneğin, toplumsal cinsiyet ve cinsellik hakkındaki geleneksel fikirlere meydan okuyan grafik erotizmi yazan Marquis de Sade, Devrim sırasında inançları nedeniyle hapsedildi, ancak daha sonra sansür ve baskıya karşı direnişin sembolü oldu. Benzer şekilde, çalışmaları Devrim'in ideallerini şekillendirmeye yardımcı olan sanatçı Jacques-Louis David'in başka bir adamla gizli bir ilişki içinde olduğu söyleniyordu.
Amerikan İç Savaşı
Amerikan İç Savaşı sırasında, William Dorrison ve Thomas Wentworth Higginson gibi açık eşcinsel askerler de dahil olmak üzere çatışmanın her iki tarafında birçok LGBT kişi görev yaptı. Deneyimleri savaşın sona ermesinden bu yana büyük ölçüde unutuldu ve ancak son zamanlarda çatışma tarihinin bir parçası olarak kabul edildi. Bu unutkanlık, LGBT katkılarının sıklıkla gizlendiği veya göz ardı edildiği ABD tarihindeki daha büyük silme kalıplarını yansıtıyor. II. Dünya Savaşı'nda LGBT askerler Kuzey Afrika'dan Avrupa ve Asya'ya kadar tüm cephelerde savaştı. Ancak, cesaretleri genellikle savaşın resmi hesapları tarafından göz ardı edildi veya küçümsendi. Örneğin, parlak bir matematikçi ve kod kırıcı olan Alan Turing, İngiliz yasalarına göre eşcinsel olduğu ve kısa bir süre sonra intihar ettiği için yargılandı. Hikayesi, Müttefiklerin zaferine önemli ölçüde katkıda bulunanların bile cinselliği nedeniyle tanınmasının nasıl reddedildiğini vurgulamaktadır. Güney Afrika'da apartheid'a karşı mücadele Güney Afrika'daki apartheid'e karşı mücadele, ırk ayrımcılığına karşı yaygın bir direniş yarattı, ancak aynı zamanda homofobik yasalara ve geleneklere meydan okuyan LGBT aktivistlerini de içeriyordu. Örneğin tanınmış bir queer aktivist olan Simon Nkoli, kamusal platformunu apartheid'a karşı savaşırken LGBT haklarını savunmak için kullandı. Çalışmaları, bugün Güney Afrika'daki LGBT bireyler için evlilik eşitliği ve diğer başarıların önünü açmaya yardımcı oldu. Sonuç olarak, tarihsel anlatılar genellikle büyük kültürel ve politik devrimlere LGBT katkılarını seçici olarak hatırladı veya sildi. Dünyanın farklı yerlerinden ve farklı zaman dilimlerinden örnekleri inceleyerek, bu modelin nasıl devam ettiğini ve tarih anlayışımızı şekillendirmeye devam ettiğini görebiliriz. LGBT bireyler de dahil olmak üzere bu olayları şekillendiren seslerin ve deneyimlerin çeşitliliğini tanımamız ve kutlamamız önemlidir.
Tarihsel anlatılar, LGBT'lerin büyük kültürel ve politik devrimlere katkılarını seçici olarak nasıl hatırlıyor veya siliyor?
Tarihsel anlatılar, toplumsal damgalanma, marjinalleşme ve heteronormatif olmayan kimliklere karşı ayrımcılık gibi çeşitli faktörler nedeniyle LGBT bireylerin ana akım kültürel ve politik hareketlere yaptığı önemli katkıları genellikle siler veya atlar. LGBT topluluğunun tarihsel olaylardaki rolü genellikle göz ardı edilir veya en aza indirilir, bu da zararlı stereotipleri ve önyargıları sürdüren tarihin eksik bir şekilde anlaşılmasına yol açar.